FUZULİ’NİN HAYATI
Muhammed bin Süleyman Fuzûlî (Fużūlī (فضولی))(d. 1483 Hilla - ö. 1556 Kerbela ya daBağdat), Türk divan şairidir. Asıl adı Muhammed bin Süleyman'dır. Türk Bayat boyundan[1][2][3] olduğu aktarılmaktadır. Azerice şiirini önemli ölçüde etkilemiştir.[4][5] Alevilik ve bölge Şiiliğinde Yedi Ulu Ozan'dan biri kabul edilir.
Yaşam Öyküsü
Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat boylarındandır. Fuzûlî; ne kadar kesin bilinmese de 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'de veya Kerkük iline bağlı Kale semtinde doğduğu tahmin edilir.[6]
Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehirinde bir müftü olan babasından, ve daha sonra Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür.[7] Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden islamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Su Kasidesi'nin 2. beytinde; "Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem" "Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su" diyerek astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca hamse sahibidir.
"İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir" demektedir.
Azerice, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leyla ve Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir.
İran şiirinden Hâfız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir. Onun, Kerbela'da 1556 yılında içinde yaygın olan salgın bir hastalık sonucunda, veba veya kolera'dan öldüğü tahmin edilir. Şiirlerinin başkalarıyla karışmaması için gereksiz, manasız anlamına gelen fuzuli mahlasını kullanmıştır.
Seçkin Eserleri
Eserleri Azerice, Arapça ve Farsça olmak üzere üç dilde de eser veren Fuzuli'nin eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz;
Türkçe manzum eserleri
Divan
Beng ü Bade (بنگ و باده; Beng ü Bâde);
444 beyitlik Türkçe mesnevi, 1956
Leyla ile Mecnun (داستان ليلى و مجنون; Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn);
3 bin 96 beyitlik mesnevi. Bir örnek;
یا رب بلا عاشق ايله قيل آشنا منى
بر دم بلا عاشقدن ايتمه جدا منى
آز ايلمه عنایتونى اهل دردن
يعنى كه چوح بلالره قيل مبتلا منى
Yâ Rab belâ-yı ‘aşk ile kıl âşinâ meni
Bir dem belâ-yı ‘aşkdan etme cüdâ meni
Az eyleme ‘inâyetüni ehl-i derdden
Ya‘ni ki çoh belâlara kıl mübtelâ meni
Risale-i Muammeyat (رسال ﻤﻌﻤيات; Risâle-i Muammeyât);
Kırk Hadis,
Su kasidesi
Hz. Ali Divanı
Şikâyetnâme (شکايت نامه; Şikâyetnâme) kafiyeli nesir türündedir;
Kanuni'nin Bağdat'ı fethinden sonra (1534) padişaha kasideler (Arapça: قصيدة, oğul qasā'id, قــصــائـد;Farsça: قصیده) sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikâyetnâme'yi yazmıştır. Şikâyetnâme Fuzuli'nin en önemli eserlerinden biridir.
Şikâyetnâmesinde Fuzuli şöyle der:
“ Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar. “
Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar
Türkçe Mensur Eserleri
- Hadikatü's-Süeda (حديقهت السعداء; Hadîkat üs-Süedâ);
Kerbela olayını anlatan düzyazı, 1837
- Mektuplar
Farsça manzum eserleri
Divan,
Enis'ül-Kalb (اﻥﻴﺲ الﻗﻠﺐ; Anîs ol-qalb);
Heft Cam (sâkinâme) (هﻔﺖ جام; Haft Jâm);
tasavvuf içerikli, 327 beyitlik Farsça mesnevi
Resale-e Muammeyat (رسال ﻤﻌﻤيات; Resâle-e Muammeyât);
Sehhat o Ma'ruz (ﺹحت و ﻡﻌﺮوض; Sehhat o Ma'ruz)
Rind ü Zahid (رند و زاهد; Rend va Zâhed);
Risale-i Muamma
ÖNEMLİ:
Fuzûlî, kendinden sonra gelen Türk Divan şairleri arasında Bâkî, Ruhî, Nâilâ, Neşâti, Nedim ve Şeyh Galib gibi sevgiyi şiirlerinin odağı durumuna getiren şairleri etkilemiştir. Öte yandan kimi Alevi ozanlarca da bir 'inanç ulusu' olarak benimsenmiş, saygı görmüştür.
Basımları
Hadikatü's-Süeda (1837, Kerbela olayını anlatan düzyazı)
Saki name (tasavvuf içerikli mesnevisidir)